Hamdi Akın`ın İDO`yu özelleştirmeden satın alması ardından uygulamaya koyduğu Dinamik tarife ile vatandaşı kaz gibi yolması, en mütevazı yayın organı ve köşe yazarlarını dahi çileden çıkarttı.
Konu öncelikle İDO`nun Bandırma ayagındaki birilerine göre pasif diraniş, Birilerine göre ise Dinamitin fitilinin ateşlendiği yerdi.
İDO`dan kaynaklanan rahatsızlığın ilki güçlü motorların deniz dibinden hareketlendirdiği dalgaları Bandırma Körfezindeki kıyıları tahrip etmesi idi.
Bu noktada gelişen mahalli baskılar dönemin İDO yöneticileri tarafından dikkate alınmış, Önce rota değiştirilerek seferler fener adasının doğusuna çekilip Y.Yenice ve Dutliman önünden körfeze girilmesi sağlanmakla kalmayıp, Fener adasından sonraki güzergahta sürat düşürülmesine neden olmuştu.
Bu noktadaki rahatsızlıklar hiçbir zaman hukuki boyut kazanmadı, Mağdur vatandaşın hislerine tercuman olan mahalli basın organları sistem içersinde sorunun pratik çözümünü sağlamıştı.
Ne oldu ise özelleştirmeden sonra oldu Hamdi Akın adlı uyanık ``Vatandaş ne kadar feryat ederse benim okadar çok reklamım olur.`` felsefesinden hareket ile önce Dinamik fiyat uygulamasını başlattı.
Baktı ki sessiz çoğunluk ``Meeeeee`` lemiyor, işin dozunu biraz daha arttırdı.
Önce araçların sürücülerini fiyatlandırdı, Ardından Cam kenarında oturmak isteyenlere manzara bedeli koydu, Ardından taleplerin yoğun olduğu hafta sonlarında %100 lere varan artışlar getirdi, Fiyatlandırma sistemini otomotiğe bağladı sözüm ona erken rezervasyonlar için `` 5 tl `` dedi, ancak bu konuda talebi olanlar ya çok sınırlı biletten yararlanabildi, Yada ``Şu anda o tarih için rezervasyon açılmadı`` yanıtı verildi.
Sonuç olarak fiyatlandırma sistemi tam bir panayır anlayışı içinde ``Bir koy, Üç al`` yöneti ile uygulandı, Üç`ü almak için biri koyanlara hep ``HACIBABA``geldi.
Hacı baba uygulaması Hamdi Akın`ın Yenikapı-Bandırma güzergahındaki iştahını kabarttı.
Tabiri caiz ise ``Hamdi`ye Boza tatlı geldi`` bu iştahla, Bozanın tadını alan Hamdi vatandaşın tüm feryadına kulak tıkayarak ikinci bir hat için fizibiliteye başladı.
Eline aldığı plaket ile geldiği Bandırma da, işin öncülerini ziyaret etti ve yeni projesine destek aradı.
Neydi bu yeni proje...
İDO ile vatandaşın cüzdanını parçalayıp, Ceplerinin astarını kopartan Hamdi Akın bu kez Ro-Ro seferleri ile Bandırma- Yenikapı hattındaki soygununu taçlandırmak istiyordu.
Ama olmadı...
İDO`dan canı yanan vatandaşların feryadı, 2. projenin dondurucuya kaldırılmasına neden oldu.
Basın üzerine düşeni yaptı, Sıra vatandaşta!...
İDO`nun hukuk devleti anlayışını aşıp keyfi uygulamaları ile vatandaşın üzerinden bastırmasyon yapma eylemi bugünlerde rekabet kurulunun olayı gözlem altına alması ile boyut değiştirdi.
Hamdi Akın ve mürettabatı, Dinamik uygulama yerine, Müzik setlerine Sabit fiyat uygulamasını koydu. Ancak bu uygulama yüzlerce bubi tuzağı ile doluydu. Bandırma Yenikapı hattında bir veya iki kez yolculuk yapanlar bu tuzağı anlaması münkün değil, Ancak seri sefer yapanlar kısa bir süre sonra yedikleri kazığın boyutunu anlayabiliyor.
Aradan çok zaman geçti, Türkiye de hiç bir ticari kurum vatandaşın canını bukadar yakmadı.
Basın yayın kurumları ve köşe yazarları hiçbir kurum hakkında bu kadar net yorumlar getirmedi.
Basında çıkan en küçük bir yorumu ihbar kabul edip Cumhuriyet savcıları harekete geçerken, Kamu`nun ayrı bir katogorisinde faaliyet gösteren Rekabet kurulu her neden se İDO olayını hep görmedi.
Taki Milletvekili Namık Havutça konuyu hukuksal boyuta taşıyana dek ...
Buyurun Milletin verdiği vergilerle maaşlarını tıkır tıkır alıp çoluk çocuğuna rısk yapan Rekabet kurulunun değerli mensupları...
Cami avlusundaki veledi zina şimdi sizin kucağınızda.
