Her sabah beyaz köpüklü gökyüzüne baktığımda hayat beni yanıltıyor. Hayatın ne kadar bembeyaz, temiz olduğu düşüncesine yakalanıyorum bir an; Ancak neyse ki büyük tarihimiz bana gökyüzünün karanlık yüzünün de olduğunu bir anda hatırlatıyor.
Mavi göğün beyazlığı arasına saklanmış güneş her şeyin şahidi aslında. Bugünlerin geçmişe açılan yüzü güneş?
Tüm insanlığı ve binlerce hayatı kucaklayan gökyüzü her bedenin ruhunu ebediyen saklıyor içinde; Ama öyle zamanlarda göç etmiş ruhlar var ki, sanki bir an duygularımız onlara ulaşmamıza yetiyor. Onlar hayatın karanlık yüzüyle genç yaşta tanışmış Çanakkale şehitlerimiz.
Onlar hayatın yükünü omuzlarına almış ninelerimiz,onlar ailesini arkasında bırakmış babalarımız? Onlar sayesinde ülkemiz ve biz genç nesil şuan gökyüzüne bakabiliyoruz. Hayatın iki yüzlü olduğunu ve nasıl zorluklar yaşandığını anımsıyoruz. Çanakkale savaşında olanları düşünmek bile beni korkuturken, gencecik insanların kurşun yağmurları arasında nasıl savaştığını, nasıl bir güçle ülkemizi bu günlere getirdiklerini düşünüyorum.
Çanakkale Boğazı´ndan gemiyle geçerken, denize baktığımda onun bir deniz olmadığını, aslında tüm sırlarını göğsüne gömmüş bir anne olduğunu biliyorum. Düşman askerlerini de kucağın almış zamanında tüm üzüntüleri yaşamış bir anneyi düşünüyorum?
Sadece üzüntülü bakmıyorum Çanakkale´ye gurur duyuyorum her karış toprağıyla? Bulutlarla kaynaşmış kıpkırmızı bayrak beni gururlandırıyor.
Çanakkale ülkemizin kalbi can damarlarının attığı yer benim için. Her karış toprağı canlı, her uçan kuşu haberci bize, her su damlası alın teri? Çanakkale yıkılmaz duvarlarla çevrili büyük bir miras. Her zaman orayı düşündüğümüzde bize güç veren, atalarımızı hissettiğimiz yer.
Atalarımı hatırladığım her an ellerimi semaya açarak, minnettarlığımı dilimden değil kalbimden söylüyorum? Biliyorum ki beni ve dua eden her insanı duyuyorlar. İşte bu yüzden her seferinde büyük miraslarını koruyacağıma söz veriyorum. MELİSA GÖNEN