Size bir sır vereyim mi?
Ver.
Bu zakkumların hepsi
Mavi, yeşil, sarı, mor, pembe!
Hepsi orospu!
Kıkır kıkır
Gülüşüp duruyorlar.
Yarabbi!
Kafalarını bir örtmüşler
Kara, mavi, kırmızı, yeşil, mor!
Kara gözlük kafalarında
Bu sıcakta
Bu deli sıcakta
Bu kör sıcakta
Bu cehennemde
BU CEHENNEM AZABI?
Karşımda ada.
Zeytinliada.
Yıllarca antik araştırmalar yapıldı.
Muhteşem kalıntılar.
NE ZENGİNLİK!
İşte orada öylecene duruyor.
Kimsenin umurunda değil.
Eşek hoşaftan, benim insanım tarihsel zenginlikten, kültürden ne anlar..
İKİ ÇIPLAK ADA, TERK EDİLMİŞ İKİ ZAVALLI ADA KARŞIMDA ÖYLE DURUYOR.
YAŞ YETMİŞE ERDİ, ADALAR ÖYLE ÇIPLAK, ÖYLE TERK EDİLMİŞ, ÖYLE ZAVALLI!
?Bir zamanlar??
Nedense her konuşmamıza bu cümleyle başlıyoruz.
Bir zamanlar?
Bu küçük kentte bağbozumu vardı, kiraz seyranı vardı, bayramlar bayram gibi kutlanırdı, denizde balık, bahçelerinde meyveler vardı, bereket vardı, okuyan her çocuğu bir meslek sahibi olurdu,
Her sokağı çöplük değildi, sevgi , saygı vardı bu küçük kentte?
Hepsini kaybettik.
Bir zamanlar var olan her güzel şeyi kaybettik.
Pembe, yeşil, mor, kırmızı, sarı bir fotoğraf?
Bu küçük kentten size.
Bu küçük kentin adı ÇOCUK KENT olmalı bence.
Her yer çocuk.
Saçları poyraza salınmış kızlar, adı rüzgar olan oğlanlar?
Bu kenti seviyorum.
ERDEK, AŞKIM BENİM!