Bu toprakların tarihi çok eski.
Bu topraklarda üretim ilişkileri, insan ilişkileri, uygarlıklar, kurulan site yönetimleri, devletler, halklar... çok çok eskilere dayanır.
Tarih bu topraklarda başladı.
Ve bu topraklara Anadolu dendi.
Bu güzel, güneşi bol, kutsal ve yaşlı topraklarda barış insanların hep özlemi olmuştur. Bu topraklarda yaşamış halklar uygarlıklarını kurmuş ve sonra hepsi kocaman ve derin izler bırakarak tarihin ders notları arasında yer almıştır. Bu notlar, Anadolu insanının mutlu, müreffeh, güzel, pırıl pırıl günlerini, uygarlıklarını överek anlatırken, bir sayfanın arkasında da acı, yıkım, yoksulluk ve ölümlerin ders notlarını da düşmüştür. Bilinir ki bu güzel, şahane ve her yerinden bereket fışkıran Anadolu´nun üretken ve çalışkan mübarek insanlarının, insanlık tarihine çok büyük, önemli katkıları olmuştur.
Tarih böyle yazıyor.
Aralarında bir sınır, bir duvar, bir çit bile olmayan Anadolu halklarının bir arada yaşamalarının, barış, dostluk ve kardeşliği daim kılmamın güzelliğinden daha doğal ne olabilir ki......
Bu topraklarda şimdi korkunun egemenliği hüküm sürüyor.
Ama kimse korkunun, savaşın, ölümün sonsuzluğunu kabullenmek istemiyor, yaşamak istemiyor. Çocuklar ? ki savaşta ölenler hep onlardır ? savaşın içinde yaşlanmak istemezler. Analar dul, çocuklar babasız bir hayatın acısını büyütmek istemezler yüreklerinde. Savaşı kutsayanlar hasta, zavallı, ruhlarını kötülüklere satmış insanlardır.
Anadolu halklarının olmazsa olmaz (raison d´ettre) yaşam koşulu, ancak birliktelikten geçer. Ne olursa olsun, bedeli ne olursa olsun, barış ve yaşamak her acıya, ölüme son verecektir. İnsanı yaşamından daha kutsal ne olabilir ki....
Böyle bir birliktelikte ?ulus devlet? kavramı daha da pekişecek, sevgi ve saygı toplumu yüceltecektir. İnsanların ekonomik ve toplumsal gücü yeni devrimsel gelişmeler doğuracak, Türkiye Cumhuriyeti çağdaş uygarlık düzeyinin üstünde yerini alacaktır. Bu ?raison d´ettre? demokrasimizin her kriteri ile AB ile taçlanarak varsıllığa doğru hızla yol almamıza da ilk neden olacaktır.
Türk ve Kürt halklarının gelecek ?ütopya? sı bu barış özlemi olmalıdır.
Ve bu toprağın insanları hep birlikte, barışın güzelliğini yeşertirken, dudaklarında da artık şu sözcük olmalı: SAVAŞ MI? BİR DAHA ASLA!
