Doğuda bu bombalı tuzaklar bitmez. Barış sürecinde zaman zaman PKK´nın şehirlerde oluşturduğu öz güvenlik güçleri karayollarını trafiğe kapatıyorlardı. Bir yolun trafiğe kapatılmasının bir amacı olur. Şuraya şunun yapılmasını protesto ediyoruz denir. Veya yapılmamasını protesto ediyoruz derler. Bu öz güvenlik güçleri yolu trafiğe ne için kapattıklarını hiçbir zaman söylemediler. O trafiğe kapattıklar karayolunun devamında bir yerlere işte bu bomba düzeneklerini kuruyorlardı. Onun için bunun önlemi alınmalıdır. Personelin bir yerden bir yere gitmelerinde kara yolundan ziyade hava yolu kullanılmalıdır. Helikopterler ne güne duruyor. Doğuda olan cephanelik bitmek bilmiyor. Ve o kadar mühimmat depolamışlar ki. Bitmek bilmiyor. Ankara da ki olayda kullanılan bombalar arabaya Diyarbakır da yüklenmiş. Geçen gün sosyal medyada bir resim paylaştılar. Emin olun bir silah fabrikasında o kadar silah yoktur. İşte bunların bu silah yollarını kesmek gerekir. Ve karayollarında patlatılan bombaların mutlaka bir yerlerde planları vardır. Bunları ele geçirmenin yolları aranmalıdır. Yoksa bu bombalı tuzaklar çok can alabilir.
Şimdi dönelim Ankara olayına. Burada istihbarat zafiyeti var. Başbakan bu canlı bombalar için ?eyleme geçmeden yakalayamıyoruz? demişti. Eyleme geçtikten sonra yakalansa ne olur? Yakalanmasa ne olur? Patlatılan araba nerede ise bütün ülkeyi dolaşmış. Bombanın patlamasında hemen sonra kim olduğu açıklandı. Bunun hiçbir değeri yok. Esas patlatmadan önce bulunması önemlidir. Suriyeli sığınmacılara kapılarımızı açmanın bir mahsuru da işte budur. Sığınmacı kimliği altında ne kadar terörist girdi belli mi? Adam sığınmacı olarak girmiş. Çıkmış tekrar girmiş. Neden girip çıkmış diye hakkında bir inceleme yapılmış olsaydı? Durum açığa çıkardı. Demek ki istihbarat zafiyeti var. Bundan sonra bu olaylardan ders alınması gerekir. Şehirlerin girişlerinde mutlaka arama yapılmalıdır. Bizler vatandaş olarak aramalardan rahatsız olmayız. Hiç kimsede beni neden arıyorsunuz demez.
Cumhurbaşkanı Fransa da ki patlama olayından sonra. ?Sizin istihbaratınız çalışmıyor mu? demişti. Şimdi ayni soruyu bize sorarlarsa ne diyeceğiz? Herkes kınıyoruz! Lanetliyoruz diyor! Bu kimseyi tatmin edecek bir söylem değil. Sabrımızı sınamasınlar. Şöyle yapacağız! Böyle yapacağız diye milletin gazı alınmaya çalışılıyor. ?Hesap soracağız? deniyor. Kimden ve ne zaman? Hesap sorulacak! İçişleri bakanı ?kınıyorum? diyor. Sayın bakan bakan olduğunu her halde unutmuş. Bu işin tek sorumlusu sizsiniz. Kınamak sorumlu bir bakana yakışmaz. Gereğini yapmalıdır. 24 saatte 50 ye yakın şehit verdik. TV´ler eğlence programı yapıyor. Herkes zevki sefasında, bu kadar ocağa ateş düştü. Bir gün yas bile tutamıyoruz. Bizim içimiz kan ağlıyor. Yüreğimiz cayır cayır yanıyor. Ağlamaktan gözpınarlarımız kurudu. Nerede? Esma için ağlayanlar? Tutturdular bir başkanlık sistemi diye. Sanki başkanlık sistemi gelmiş olsa bu olaylar bitecek mi? 1 Kasım seçimlerinde tek parti iktidarı olmazsa kaos olur. İstikrarı bozmayın denildi. Millette buna inanarak oy verdi. Nerede bu istikrar? Varsa söyleyin? Şimdi kimin yaptığı belli değil? PKK´mı yaptı? PYD mı yaptı? PGY mi yaptı? Hangisi yaptı. İktidarın bir zamanlar ağırladığı Müslim biz yapmadık diyor. İktidar ise PYD´nin yaptığını söylüyor. Bu geberip giden kişinin kimin hesabına çalıştığı belli değil. İkide bir şu kadar PKK´lı öldürüldü deniyor. Bin tane olsa ne yazar. Benim bir tane Mehmetçiğimin kanı etmezler. Alın işte 24 saate 50 ye yakın şehidimiz var. Bin tanesi bir bordo berelinin saçının teli etmez. Bin tanesi bir özel hareketçini saçını teli etmez. Bin tanesi bir askerimizin tırnağı etmez. Ne yapayım ben onların leşlerini. Yiğitlik kalleşlikle olmaz. Yiğit adam erkek gibi er meydanına çıkar. Erken adan fistan giyip de er meydanına çıkmaz. Dünyada güveneceğimiz hiçbir ülke kalmadı. Bir Suudi Arabistan ve Katar kaldı. Yakında ABD onları da bizim yanımızdan uzaklaştırır. Zaten onlar olsa ne olur? Olmasa ne olur? Hiçbir şey değişmez.
Bu Ankara olayını PYD´ye Rusya yaptırmış olabilir. Çünkü Rusya uçağın intikamını almak için her yola başvurabilir. Türkiye´yi Suriye ye sokmaya çalışıyor. Türkiye Suriye ye girdiği an bizim karşımıza dikilecektir. Zaten bunu açıkça söylediler. ?Buraya girenin buradan tabutu çıkar? dediler. NATO ya güvenmemizin ceremesini çekebiliriz. Çünkü NATO genel sekreteri ? Rusya ile harbemi girelim? demesi. Kendi işinizi kendiniz halledin demektir. Ayrıca NATO üyesi olan Hollanda ?Türkiye NATO ya güvenmesin? dedi. Bu iş bu kadar basitmiş. Biz ne yapıp yapıp Rusya ile aramızı düzeltmeliyiz. Yoksa çok sıkıntı çekeriz. Zaten başımız da bir sürü bela var. birde Rusya´yı başımıza bela almayalım. PKK, PYD, PGY ve IŞİD belaları varken başka bela başımıza almamalıyız. Suriye ye girersek İran´ı da karşımıza alırız. Ülke karanlık bir tünele doğru sürükleniyor. Allah sonumuzu hayır etsin. Bu ülkenin şu an ne anayasaya, nede başkanlık sistemine ihtiyacı yok. Tek ihtiyacı olan şey huzurdur. Huzurun sağlanması da iktidarın işidir. Huzuru sağlasınlar başkanlık sistemi ondan sonra düşünülsün. Saygılarımla.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 20 ? 02- 2016 Mustafa KOÇAL
