Bazı gençler bilemezler. Osmanlı zamanında paşalar, Vali olarak atanırlardı.
Bunlara Vali Paşa denirdi. Onlar, vilayetin tek sahibi idiler.
Arkalarına askerin gücünü de alan Vali Paşalar, Erdoğan'ın tabiriyle
Astığı astık-kestiği kestik Valilerdi.
Bu gelenek, Cumhuriyet döneminde de bazı illerde sürdürüldü. Cumhuriyetin Vali Paşaları, tek parti döneminde hem Vali, hem Parti Başkanı idiler!
O zamanlar, Demokrasi tamamen göstermelik, seçimler ise açık oy- kapalı tasnif yöntemiyle yapıldığı için, vatandaşın hatırını soran yoktu. Her şey Vali Paşaların elindeydi.
Fakat tek parti dönemini Vali Paşaları, devlete saygılı- iyi eğitimli- zarif insanlardı.
Devlete ihanet etmek, vatandaşa hakaret etmek, devlet imkânlarını kendileri için harcamak, görgüsüzlük ve yalakalık bunların kitaplarında yoktu
Akşam ayazında arkası açık yattığı için Başkanlık rüyası görmekte olan Cumhur'un Başı' nın günümüzdeki Valileri, tek parti döneminin Vali Paşalarını fersah-fersah geçtiler
Yüzlerce örnek vermek mümkün ama bu hafta iki adet Badem Vali öyle sözler söylediler, öyle potlar kırdılar ki, Demokratik rejimin normal olarak işlediği bir ülkede bu sepetleri değil Vali, Valilik Binasına kapıcı bile yapmazlar
-Orhan Öztürk adlı Bitlis Valiliği Makamında oturan kişi aynen şöyle diyor;
Diyarbakır'ın algısı ne? Eski kavramla dediğimiz gibi tarzı telakkisi ne? Diyarbakır Belediyesinin BDP' li olması ile işte, KÜRDİSTANIN BAŞKENTİolması ile tanınıyor
Eh be arkadaş, bu sözün sahibine ne denir? Dense dense Yuh denir, oha denir.
Bu Valinin atama kararnamesinde imzası olan ve bu güne kadar susan büyükbaşlara sormak lazım;
-Türkiye'nin kaç tane Başkent' i var?
-Diyarbakır ne zaman Başkent oldu?
-Türkiye'de Kürdistan diye bir yer mi var?
-Türkiye'yi kafanızda ve gönlünüzde böldünüz ama vatanımız fiilen bölündü de bizim mi haberimiz yok?
-Bu sepet Vali, Türk Milletinden özür dileyip istifa etme erdemini gösteremediğine göre, niçin bu adamı görevden almıyorsunuz? Sizler de bu Vali gibi mi düşünüyorsunuz?
TC Devletinin Valilik Makamında oturan bir diğer kişi de Bursa Valisi Münir Karaloğlu' dur!
Vali, İznik Devlet Hastanesi inşaatını denetliyor, inşaatın ince işçiliğini beğenmiyor ve şantiye şefi Sinan Kızıltaş'a aynen şunları söylüyor;
Bakın resmen çuvalladınız. Böyle kötü bir işçilik olmaz. Derhal düzelteceksiniz. Burası bir hastanedir. Önem vereceksin. 23 Haziran'da burası yetişecek. Hastaneyi bitmiş görücem YOKSA SİZİ BURAYA GÖMERİM
Vay, vay, vay. Konuşan devletin Valisi mi, yoksa mafya tetikçisi mi belli değil!
Bu Valinin atama kararnamesinde imzası olan ve bu güne kadar susan büyükbaşlara sormak lazım;
-Siz devleti böyle mafya yöntemleriyle mi yönetirsiniz?
-Bu Vali'nin adam öldürme ve ceset gömme yetkisi mi var?
-Vali böyle yaparsa, silah kullanma yetkisi olan Polis-Jandarma neler yapmaz?
-TC Hukuk Devletinin Bursa şehrinde, Savcılar-Yargıçlar-Mahkemeler görevlerini bu sepet Vali'ye mi devrettiler?
-Vatandaşla konuşmasını bilmeyen birini niçin görevden almıyorsunuz?
Sizler de bu Vali gibi mi düşünüyorsunuz?
Değerli Okurlar;
Bu anlayış, bu densizlik, bu görgüsüzlük, bu çapsızlık neredeyse tüm devlet kurumlarına, AKP İktidarıyla yerleşti.
Bakanını tekme-tokat döven, maden işçisini herkesin gözü önünde
İsrail Dölü deyip tokatlayan, çiftçisini Al ulan ananı, öyle git diye kovalayan birini devletin tepesine oturtursanız, olacak olan budur.
Ne bekliyordunuz ki? Atalarımız boşuna Bir kabın içinde ne varsa, dışarı o sızar dememişler. Ne varsa o dışarı sızıyor iste
7 Haziran'da sadece dikta özlemcilerine ders vermekle kalmayacağız. Terbiyesiz ve kaba yöneticileri de, hak ettikleri yere göndereceğiz
Sağlık ve başarı dileklerimle 08 Mayıs 2015
Rifat Serdaroğlu
