Kitaplar, bizim göremediğimiz ne varsa göstermeye gücü yeten kitaplarımız? Kendimizin, ülkemizin, sanatın, dünyanın, edebiyatın özüyle bir olmuş, bütün olmuş kitaplarımız? Bir de onları yaratıp sayfalar aracılığıyla bize sunan yazarlarımız? Bugün yazarlarımızdan Sunay Akın´ın kapısını çalalım, ?Ay Hırsızı? adlı kitabının sayfalarına konuk olalım. Bu kitabı insanımızın ufkuna isim koymak için, ülkemizin zaman makinesine sahip olduğu hissine kapılmak için okumalısınız. Bilimin ölüme davetkar ruhları nasıl sarstığını anlamak için, edebiyatın uçamayan biz insanlara aslında birer kanat hediye ettiğine şahit olmak için okumalısınız bu güzel eseri. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin uzaya ulaşmak için yarattıkları telaşe içinde fark etmediğimiz bir şeyler var bizim taraflarda, fark edilmeyen ne biliyor musunuz? İnsanımızın içinde saklı kalan yıldızlar, gezegenler ve onlara duyulan merak henüz önemsenmiş ve fark edilmiş değil. İstisnalar var. Gözleriyle değil kalbiyle gören insanlar var, farkında olan insanlar? Sunay Akın fark etmiş bu merakı, bu merakı mı onun önüne çıkarmış bu insanları yoksa o mu aramış taramış bulmuş, bilemiyorum. Sizler anlayabilirsiniz belki az sonra sizlerle paylaşacağım cümlelerimden belki de kelimelerimden. Düşünelim, hayal edelim ufuk çizgisine bakar gibi uzun tutalım bakış açımızı ve okuyalım beraber Sunay Akın´ın şu cümlelerini:
?Bilim ve sanat toplumlar için bir kuşun iki kanadı gibidirler. Bu iki kanadı kullanan toplumlar uçarlar ve özgür olurlar. Kullanamayanlar ise tavuğa dönüşürler. Tavuk toplumlar birileri önüne yem atsın diye bekler. Uçamayan, kanatları körleşen toplumlar önüne atılan yemleri kafaları önde gagalamak için uğraşırken, arkalarından yumurtaları alınır !?(Akın:2015,22.sy)
Bu cümleler o kadar çok anlamı bir arada bulunduruyor ki, düşünmeye ve belki üzülmeye çok müsait bırakıyor insanı. Ancak bu cümleler umutsuzluğa asla mahkum etmesin sizleri. Sadece arayıp bulmamız gereken insanları getirsin aklınıza. İçimizden birilerini bulduğumuz zaman aslında birilerine değil yüzlere, ,binlere de ulaşmış olacağız ama yarın ama yıllar sonra?
Sunay Akın kitabında onlarca yaratıcı insanı barındırıyor onlardan yalnızca biri de Bartın´da soğuk demir atölyesi işleten Aziz Ağartan´dır.1960´lı yılların başına çevirdiğimizde gözlerimizi bir gün insanların Ay´a gidebilen roketler yapacağını söyleyen insanlara ve böyle hayallere, düşüncelere rastlayamazdık. Hayır, hayır rastlayamayan biz olurduk belki ama böyle bir şeyin mümkün olduğunu bilen, hatta tasarlayan birinin varlığına tanık olabiliyoruz, Sunay Akın sayesinde. Aziz usta da o zamanlarda evinin teras korkuluğuna ucunda hilal olan roket desenleri yapar. O zamanki koşullarda bu roketleri hayal edip kendi mesleğine yansıtır. Demir korkuluklarda kendisine inanmayan onca insana inat sergiler. Apollo 11´in insanı Ay´a ulaştırdığı haberi radyo ve gazetelerde yer aldığında Aziz Ağartan´ a inanmayanlar nasıl bir yüz ifadesiyle gazete sayfalarını okuyup, radyoları dinlediler çok merak ediyorum doğrusu.
Daha hayallerine, düşüncelerine ulaşamadığımız ne kadar insan var kim bilir? Düşünmenin azı çoğu, büyüğü küçüğü olmaz yeter ki düşünelim çünkü düşünmeyen zihin kim nasıl isterse o kalıba göre taşlaşır. Ancak düşünen insanın zihni bir heykel gibi şekilden şekle girer ve kalıplara meydan okur. Bizim ülkemizde bizleri geleceğe taşımaya gücü yetecek çok fazla zihin var. Bu yazımı, ülkemizde kumdan kalelerini rüzgârlarla ve dalgalarla mücadele edebilecek güçte inşa eden kendini keşfeden insanlara armağan ediyorum.
KAYNAK: Akın, Sunay,2015,Ay Hırsızı,36.Basım, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları: İstanbul. Bana araştırmayı sevdirdiği için Sunay Akın´a sonsuz teşekkürler.
