Yaklaşık 50 yıl önce zevkle ve heyecanla izlediğim 2 ünlü oyuncunun (James Stewart- Grace Kelly) başrolde oynadığı ve korku filmlerinin ünlü yönetmeni Alfred Hitchcock’un “KUŞLAR” filmi kadar ünlü “Arka Pencere” filmindeki bir ayağı kırık alçıda olan fotoğrafçının merakı hem vakit geçirmesine hem de bir cinayetin ortaya çıkmasına sebep oluyordu. Can sıkıntısından pencere önünde oturup olan biteni meraklı gözlerle izliyordu…
Bizimki de ona, az da olsa benzedi galiba bu 40 gün geçen zorunlu izolasyon sırasında…
OBJEKTİFE TAKILANLAR
Koronavirüs belası yüzünden tüm dünyada karantina uygulanırken ilk defa evde zorunlu ikamete tabi tutulduk. Nasıl vakit geçirecektik?
Evimizin “arka pencere”si filmdeki gibi avluya bakmıyordu ama “ön pencere” de işe yaramıştı.
Filmdeki fotoğrafçı gibi Allahtan ayağım kırık ve alçıda da değildi ama hiç olmazsa dürbün ve telefotom vardı. Bir de merakım!…
Tam karşımda Kapıdağ, sağdan sola; Hacı Yusuf Mahallesi’nden Ayyıldız Tepe’ye kadar olan-bitenleri görebiliyordum.
Pencere değil sanki seyir kulesiydi…
Nereye gitmiş mendirekte yürüyen insanlar?
Virüs nedeniyle gelemeyen deniz otobüsü ve feribotlar yerine limana gelen-giden yük gemilerini izliyorduk. Deniz hareketliydi…
Başka…
Başka; rüzgârın yönüne göre sık sık yön değiştiren ve 14 gün karantina gününün dolmasını bekleyen mendirek dışında demir atan en az 20 yük gemisi…
Fırtına falan dinlemeyen, azgın dalgalara dalıp çıkarak giden kumanya motorları, römorkörlerin yardımıyla iskeleye yanaşmaya çalışan yük gemileri yanında, Bandırma-İstanbul arasında çalışan RO-RO gemilerini bu sıkıntılı günlerinde pencereden de olsa izlemek keyif veriyor ve hem de beni oyalıyordu.
Başka…
Yeni yeşermeye başlayan bir ağaçta baharı bekleyen kumruların mutlu anları…Ve gökyüzünde adeta dans eden ak pelikan sürüsünün muhteşem görüntüleri…
Akşam olunca da seyrine doyulmayan gün batımı keyfi başlıyordu; ardından Kapıdağ sahillerinde pırıl pırıl parlayan ışıklar…
TMO’NUN TOZLARI
Ama limandan ve TMO’nun silolarından yayılan çevre kirliliğine neden olan toz bulutu bütün güzelliklerin önüne adeta set çekiyordu.
KARADA NELER OLUYOR
Denizde bunlar olurken kara da hareketliydi. . İnönü ile Cumhuriyet Caddelerindeki yoğun trafiğin yasak sırasında görüntüsü; in yok cin yok…
Yasağı iyi değerlendiren belediye temizlik işleri yeni aldıkları ilaçlama aracıyla kenti adeta koronavirüse karşı banyo yaptırıldığını da izleyebiliyorduk pencere arkasından!..
SAĞ OLASIN KORONA!
Yüz yılın baş belası virüs’ün bir faydası da olmadı değil…
Hemen penceremin önündeki Tekel otoparkında kurulan ve her yıl bu günlerde gelen, mikrop yuvası adeta virüslerin uçuştuğu sözde YÖRESEL ÜRÜNLER PAZARI ile kent merkezinde gürültü makinesi luna park bu yıl koronavirü’ün hışmını uğradı…
Gel de “sağolasın KORONA deme!..
Ön pencereden son görüntü bir fabrika bacalarından çıkan dumanların güney-batı rüzgârı nedeniyle Bandırma’ya kadar gelmesini izlemek idi…
En kötü manzara… Allahtan tam gün yasak var ve herkes evde…
Bakalım “ön pencereden “ başka neler göreceğiz…
