Sevgili güzel insanım, sıcak, içtenlikli dostum. Az önce Tmolos dergisi geçti elime. Sıcacık bir ekmek gibi, daha yeni çıkmış ve bana gönderilmiş. Kendi yazımı, fotoğrafımı gördüm. Sonra da senin bana yazdığın mektubu okudum ilk önce. Pek bir umutsuz olduğum ve hiçbir şey yazamadığım bu günlerde öyle iyi geldi ki... Senin de dediğin gibi birbirimizi hiç görmemişiz, hiç tanımamışız ama yazı aydınlığında buluşmuşuz. Kitapların o gökte yıldızlar gibi pır pır eden güzelliğinde... Her zaman da o aydınlık bizi sarıp sarmalasın diyorum. Yaşar Kemal, dünyadan göçmeden önce kendimi kötü duyumsadığım, şu dünyadan, sıkıcı insanlardan, gereksiz her şeyden bunaldığım günlerde birdenbire apaydınlık bir ışık gibi ortaya çıkardı. Bir gazete sayfasının herhangi bir yerinde o incecik gülümsemesiyle, o gören tek gözünün eşsiz bakışı ve güveniyle... İnsanoğlu, umutsuzluktan umut yaratır, derdi. Kitaplar da bizim umutsuzluktan yarattığımız umutlarımız. Ve bizim bu güzel dostluğumuz, mektuplarımız, şarkılarımız, türkülerimiz, halaylarımız, zeybeklerimiz, ninnilerimiz, ağıtlarımız, şiirlerimiz, yalansız dolansız günlerimiz de hep o güzelim kitaplardan, yazı aydınlığından geçiyor. Güleryüz´ü, umut dolu kitaplarımız yarına dair her zaman bize ışık saçacaktır ve güneşimizi karartmaya çalışanlara en güzel yanıtı verecektir. Neyle verecektir, sözcüklerle, cümlelerle, müzikle, sanatla, kitapla, emekle ve onlardan bize yayılan sonsuz hoşgörüyle...
Bir de her zaman en kötü, en umutsuz anımda bana hep iyi gelen o canım, umut dolu, güleryüzlü şiirlere de sığınırım:
bugünlerde bahar indi çukurova´nın düzüne
donandı ağaçlar
donandı dünya
donandı yeşilinden alından
sarısından
donandı delicesine
bir ışık fışkırır topraktan yağmur gibi
bir güneş doldurur ortalığı
bree canım
tüter
açıldı apaydınlık terütaze
devedikeni çiçekleri koskocaman
mosmor açıldı
nennilendi dağlar
çiçeğinden kuşundan böceğinden suyundan
kokusundan
nennilendi
bugünlerde bahar indi çukurova´nın düzüne
bir bulut ağdı düzden yukarı
bir yanı sırma... (Yaşar Kemal/ Bugünlerde Bahar İndi)
Bunlardan gayrı sığınacak daha güzel liman mı var? Hangi edebiyatçıydı adını anımsayamıyorum. Hastalandığında birçok insan onun ziyaretine gelir. O da, "Hastalıkta insana en iyi gelen şey şiirmiş, der. "Boyuna şiir okuyorum." diyerek sözünü tamamlar.
Benim güzel dostum, canım arkadaşım, bugün güzel de bir telefon konuşması yaptık seninle. Çocuk Edebiyatı, Yetişkin Edebiyatı üzerine söyleştik. Söylediklerin belleğime ne de güzel çakılıp kaldı. Eğer ki bir yazarsan Çocuk Edebiyatı da okuyacaksın, Yetişkin Edebiyatı da okuyacaksın ve hepsinden de besleneceksin. Ne kadar da haklısın. Bir yazar da iyi bir okur olmazsa, bir şiirin sesini, tınısını duyumsamazsa, bir sinemaya gitmezse, film izlemezse, tiyatroya gitmezse, resim izlemezse, müzik dinlemezse acaba gerçek anlamda bir yazar olabilir mi? Bunların yanında insanları, sosyal yaşamı, insanoğlunun serüvenini, nereden gelip nereye gittiğini anlamaya çalışmazsa nasıl bir yazar olabilir? Gerçek anlamda bir yazar olabilir mi diye kendi kendime hep soruyorum. Bu yüzden her şeye yaşamımın elverdiği ölçüde yetişmeye çabalıyorum. Tüm bunlara yetişemediğim zaman hep şiire sığınıyorum. Romanları da şiirlere kardeş olan, daha okuryazar olmadan Karacaoğlan gibi olma niyetiyle işe şiirle başlayan, okula başladıktan sonra ilkokulda yaşlı halk şairleriyle sabaha kadar çakışan büyük ustanın şiiriyle sözlerimi bitirmek istiyorum.
kırmızı deynek
havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü
ve yabanıl ak atlar doludizgin
bu sabah, bu sabah öylesine güzel ki
bu sabah yağmur yağacak
bu sabah gün açacak
bu sabah tekmil tomurcuklar patlayacak
bahar patlayacak
köpükler, bulutlar patlayacak
özlemlerin en güzeli, tozlu bir özlem
topraktan yeni çıkarılmış
üç bin yıllık yunan şarabı
atların kara gözleri
ve ben kederden geberiyorum
tam yalnızlıktan gebermenin de sırası
senin ellerin güzel
bir damla duman ovanın üstünde
bir damla ak bulut, altına batmış,
yeşile batmış
bir damla sıcacık, bir damla ışıltı
sımsıcacık tutuyorum
sımsıcacık tutuyorum bir şeyi
önüme bir adam çıkıyor
amma da kocaman gözleri var
amma da çok ağlamış
amma da çok çiçek açmış
amma da çok yüreği,
amma da çok yüreği sıcak
amma da çok yalnızlıktan geberiyor
amma da çok mavi tutuyor... (Yaşar Kemal/ Bugünlerde Bahar İndi.)
Nisan Mayıs aylarının, ilkyazın ya da yaygın deyişle baharın geldiği, kır çiçeklerinin açtığı, yeşilin bin bir tonunun yenilendiği, ağaçların bayramlığını giydiği güzel günlerin tomurcuklandığı bugünlere, yarınlara, akıp giden günlerimize ve sana binlerce selam olsun...