"Bu darbe yapıldığında Eskişehir 4. Hava üssünde beş aylık Astsubay idim, Yaşadıklarımı ve bu darbe ile sonradan okuduklarımı harmanlayarak anlatmaya çalışacağım." Darbe günü yaşadığım ve ilk duyduğum söz. Subayların Kamelyası ile bizim astsubayların kamelyasının arası 40- 45 metre. Subayların Kamelyasından bir subay bizim kamelyaya doğru bağırıyor. "Hadi bakalım Menderes babanız sizi koruyordu. Şimdi kim koruyacak" diye.
Aradan 5 dakika falan geçti. Başka bir subay "en çömez kimse buraya gelsin" dedi. Benden başka en çömez yok. Gittim! Buyurun dedim. Kendi kamelyaların da radyo yayını var dinliyorlar. "Gazinoya gideceksin orada radyoyu dinleyeceksin. Ne derse gelip bize anlatacaksın" dediler. Zaten üzgünüm onların sözü ile beynimden vurulmuşa döndüm. Amaçları bizi ezmekti. Doğru atölyeye gittim. Karartma perdesini çektim. Kapıyı arkadan kilitledim. Akşama kadar atölyeden çıkmadım.
Mesai bitti. Ben garnizonda kalıyordum. Atölyeden çıktım. Gazinoya gittim. Asker komutanım buraya nöbet çizelgesi astılar dedi. Birde ne göreyim. Askerlerin nöbet tuttuğu rampaya 3-5 nöbetine beni yazmışlar. Gece askerden nöbet teslim aldım. Askere nöbet teslim ettim. Daha darbenin ilk günü bunları yaşadım. Şimdi gelelim esas meselemize. Rahmetli Menderesi vesayet altına almak gayretinde idiler. Menderes bunların bu Hareketlerine karşılık olarak, “Ben orduyu Ast teğmenlerle ve Astsubaylarla idare ederim” diye cevap vermesi birinci sebeptir.
İkincisi bunu yazdım amma yine de yazmam gerekiyor. Menderes orduda subay astsubay ayrımına karşı idi. Menderes orduya 165 lira tayın bedeli çıkardı. Bir gurup Albay Menderesi ziyarete geliyor. Menderes gelen guruba ikramda bulunuyor. Albaylardan birisi söz alıyor. Efendim tayın bedeli çıkardınız. Teşekkür ederiz. Yalnız bir yanlışlık yapılmış. Subayların tayın bedeli ile Astsubaylarını tayın bedeli ayni tutulmuş. Subayların tayın bedeli 200 lira olsun. Astsubaylarınki 100 lira olsun diyor. Menderes odadaki guruba şöyle bir bakıyor. Beyler bana bilmediğim bir şeyi öğrettiniz sizlere teşekkür ederim diyor.
Büyük mevki sahibinin büyük, küçük mevki sahibinin küçük midesi olduğunu öğrettiniz diyor. İkinci sebepte bu tayın bedeli meselesidir. Ekip oluşturmuşlar bu ekip ülke çapındaki bütün askeri birlikleri gezerek darbe yapacaklarını subaylara anlatmışlar. Alpaslan Türkeş doğuda bir yerde görev yaparken ona da söylemişler. Verdiği cevap! “Ben ülkenin menderes tarafından yönetilmesinden memnunum ayrıca kendisini de seviyorum. Ben bunu duymamış olayım” diyor. Daha sonra Ankara ya tayin oluyor.
Subay ordu evine gidiyor. Orada konuşulan darbe. Sonra karar veriyor. Darbeyi yaparlar hükümeti İnönü’ye teslim ederler diye. Darbecilerle hareket ediyor. İnönü ile arasında bir olay geçmiş. Onun için hükümetin İnönü ye verilmesini istemiyor. Darbeye karar veriliyor. Ordu komutanlarını arıyorlar 2’ci ordu komutanı kabul etmiyor. İki defa arıyorlar kabul etmiyor. Bir defa daha aryalım yine kabul etmezse başımızın çaresine bakalım diyorlar. Arıyorlar lideriniz kim diye soruyor. Cemal Gürsel diyorlar.
Ondan başkası olsaydı kesinlikler kabul etmezdim diyor. Ve tamam kabul ettim diyor. Darbe gerçekleşiyor. Komite toplantılarında seçim konuşuluyor. Alpaslan Türkeş ve arkadaşları seçime karşı çıkıyor. Ya 8-9 kişi bunları dış ilkelere gönderiyorlar. Bu gurubu Mürtet hava üssüne getirdiler. Lojman da bir kata yerleştirdiler. O katta nöbet tuttum. Rahmetli Türkeş benden sigara istedi. Benim sigaramda az idi. Bununla idare eden. Ben nöbeti devrettikten sonra size sigara getiririm dedim. Nöbeti devrettim gittim odamdan 2 paket sigara getirip kendisine verdim.
Türkeş yanlış hatırlamıyorsa Hindistan’a gönderildi. Darbenin birinci sebebi Menderesin orduyu asteğmen ve astsubaylarla idare ederim demesidir. İkinci sebepte tayın bedeli meselesidir. Ben yaşadıklarımı ve okuduklarımı anlattım. Yalnız şunu hiç unutmadım. Bir subayın Menderes babanız sizi koruyordu. Şimdi kim koruyacak sözüdür. Saygılarımla.
Türkiye laiktir laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 09-06-2020 Mustafa KOÇAL
