?Yaşasın, cehaletin altın çağı!?

?Yaşasın, cehaletin altın çağı!?

Mimar-yazar Ahmet Eraydın: ?Yaşasın, cehaletin altın çağı!?

SÖYLEŞİ: Önder BALIKÇI

Mimar-yazar Ahmet Eraydın: ?Yaşasın, cehaletin altın çağı!?

12.06.1953´te, Edincik´te doğan Mimar Ahmet Eraydın, 6 yıldan beri yaşamını Erdek´te sürdürüyor. 1979 yılında, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi´ni bitiren, edebiyat ve sanatla yakın bir ilgisi bulunan, çocukluk ve ilk gençlik yıllarımın arkadaşı  Eraydın ile ülkemizdeki kültür ve sanatı sizler için konuştuk.

/resimler/2015-6/29/1028237819322.jpg

* İlgi gören ilk romanınız ?Pirina?nın yayınının üzerinden uzunca sayılacak bir süre geçti. Yeni çalışmalarınız yok mu?

- Önce, bir ?dönem romanı? olan ?Pirina?dan söz edeyim. 12 Eylül dönemine ait kesitlerden oluşan ?Pirina?yı yazıp bastırarak, tarihe not düşmemin, boynumun borcu olduğuna inanıyordum. Bu nedenle de okurlarla buluşturdum. Ama o kadar! Hiçbir zaman ünlü olayım, para kazanayım diye düşünmedim. Bu nedenle ürettiğim her şeyi paylaşmayı düşünmüyorum. Örneğin, facebook´ta bile paylaşımda bulunduğum sadece 30 arkadaşım var. Şu anda yayınlanmaya hazır durumda olan iki şiir kitabımı da bastırmayı düşünmüyorum. Bu arada felsefi bir roman üzerinde de çalışmalarımı sürdürüyorum.

* Paylaşmadan, kendiniz için yazıyorsunuz demek ki?

- Politikanın, ona bağlı olarak da, ?Birleşik Kaplar? örneği kültür ve sanatın yozlaştığı, okumaktan uzak bir toplumda, neyi paylaşacaksınız ki? Bugün, ülkemizde kültür ve sanat, sıfırın bile altına düştü. Sanat ve sanatçı kavramları yozlaştı. Bunu, size mesleğim olan mimarlıkla açıklayayım, isterseniz. Günümüzde, mimarlık malzemeleri çok gelişti. Öyle ki, bu malzemeler, tasarımın bile önüne geçti. Tasarımcı, ne yazık ki, ikinci plana atıldı. Böyle iş olur mu? İşte Erdek Devlet Hastanesi´nin durumu. Kent estetiğine vurulmuş bir darbe, adeta bir mimari cinayeti! Bugün, içinde bulunduğumuz ortamda, ülkemizde gerçek sanatçı ve bilim adamına değer verilmediği ortada. Türkiye´de, adeta cehaletin kutsandığı bir dönem yaşıyoruz. Ben, buna, tabii ki, ironik bir anlamda, ?Yaşasın, cehaletin altın çağı? diyorum.

* Biraz da, gençlik yıllarımıza dönelim, sevgili Ahmet. 1970´li yıllar nasıldı?

- Sevgili Önder. 1970´li yıllarda da acılar vardı ama sen de biliyorsun ki, mutluyduk. O yıllardaki önceliklerimiz arasında para, istatistiklere göre 16. sırada bulunuyordu. 1980´li yıllarda ise para, en büyük güç durumuna getirildi. Paranın, sanatı, hatta aşkı bile satın alacağı algısı yaratıldı. Bu olumsuzluğun ortaya çıkmasında Turgut Özal´ın rolü çok büyüktür. Yine, sana şöyle bir örnek vereyim ki, 1970´li yılların Türk Pop Müziği bile çok kaliteli, klâsik ve kalıcıydı. 1970´li yıllarda müziğinin yüzüne bile bakılmayan Orhan Gencebay, bugün ?müzik duayeni? kabul ediliyorsa, halk deyimiyle ?yandı gülüm keten helva? demekten başka bir şey gelmiyor, elimizden. Sözün kısası, sanat, kültür ve mimariyi birbirinden pek ayırmıyorum. Toplum, hangi düzeydeyse, sen de onun düzeyine göre üretebiliyorsun.

* Tabii ki, aynı zamanda okuma kültüründen yoksun bir toplum olmamız da büyük olumsuzluk, değil mi?

- Türk toplumu okumuyor ve öğrenmeyi hiç düşünmüyor. Hatta kendi dilinde okuduğunu bile anlamıyor. OECD ülkeleri için yapılan bir ankette, ülkemiz, bu konuda, 65 ülke arasında 47. sırada yer alıyor. İşte bu nedenle ben, ?Yaşasın cehaletin altın çağı? diyorum.

* Hiç umudunuz yok mu?

- Yok. Keşke olabilse ama önümüzdeki 100 yıldan bile umutsuzum. Çünkü, böyle yozlaşmış bir toplumun temelleri atıldı, ne yazık ki! Sürekli bir geriye gidiş söz konusu. Okullarımıza Kuran dersleri konuluyor ama Arapça. Keşke Kuran´ın Türkçesi okutulup öğretilse! Düşünün ki, Allah´ın gönderdiği Kuran´ın Türkçesini okumadan yaşayıp ölen bir toplumuz. Bu ortamda da gerçek sanatçıların birçoğu, topluma açılmak yerine içine kapanmayı yeğliyor.

* Sanat ölüyor mu, yani?

- En azından ?geriliyor? diyeyim. İşte fotoğraf sanatı bence bitme noktasında. Temel sanat eğitiminden uzak herkes, ellerindeki cep telefonları ile sanat fotoğrafı çektiğini sanıyor. Sanat kültüründen uzak bir toplumuz. Atilla İlhan, şiir, mimarlık ve müziği iç içe düşündüğünü vurgulamıştı. Bugünkü durumumuzu görseydi, ne derdi kim bilir?

* Ya, tarihimize bakışımız?

- Biz, tarihe ne yazık ki, tarafgir bir gözlükle bakıyoruz. Oysa tarihe doğru şekilde bakıp dersler çıkarmak gerekir. Biz, Atatürk´ü bile hiç tanımıyoruz. Onun işaret ettiği yöne değil, işaret parmağına bakıyoruz. Oysa köklerimizi reddetmeden onu çağdaşlık çizgisinde geliştirmemiz gerekir ama nerede?

/resimler/2015-6/30/1134413336663.jpg



  • Cuma 22.9 ° / 9.8 ° Güneşli
  • Cumartesi 24.7 ° / 11.1 ° Güneşli
  • Pazar 23.7 ° / 12.3 ° Güneşli