MÜNAFIK KİME DERLER?

MÜNAFIK KİME DERLER?

insanların vasıflarına geniş yer vererek, onların durumlarını da bizlere bildirmiştir.

Aziz ve muhterem Müslümanlar!

                Cenâb-ı Hak, yaratmış olduğu insanoğlunu, vasıflarına göre üç guruba ayırmıştır.

Kur´ân-ı Hakîminde bu üç gurup insanların vasıflarına geniş yer vererek, onların durumlarını da bizlere bildirmiştir.

                İşte, Cenâb-ı Hakk´ın bizlere tarif ettiği ve şerlerinden daha çok çekineceğimiz insanlardan birinci gurub; Mûnâfıklar gurubudur. Bir insanın mûnâfık olup olmadığını anlayabilmemiz için, Cenâb-ı Hak, ve Onun elçisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) bizlere bazı ölçüler vermektedir. Âyet-i Celîle, Mûnâfık olan kimselerin vasıflarına meâlen şöyle işaret ediliyor:

                ?İnsanlardan öyle kimseler vardır ki; kendileri iman etmiş olmadıkları halde, Allah´a ve ahİret gününe inandık derler. Halbuki onlar inançlı (insan)´lar değildir. (2. Bakara Sûresi, Âyet 8.)

                Bu Âyet-i Celîleden sonra gelen Âyetler, yine mûnâfıklardan bahsetmekte, onların yaptıkları ve yapacakları hareketleri özetle şöyle anlatmaktadır:

                ?(Onlar) Allâh´ı da, iman edenleri de, (gûya) aldatırlar. Halbuki onlar kendilerinden başkasını aldatamazlar da yine de (bunun) farkına varamazlar.?

                ?Onların kalplerinde bir hastalık vardır. Allâh da (onların) hastalıklarını artırdı. Yalan söylemekte oldukları için de, onlara açıkca bir azâb vardır.?

                ?Kendilerine, yeryüzün de fesat yapmayın, denildiği zaman, biz ancak islah edicileriz derler.?   Aziz Müslümanlar!

                Kısaca mânâsını yazmış olduğumuz bu Âyet-i Celîlelerden sonra, Cenâb-ı Hak mûnâfıkların tuzağından mü´minleri korumak için onları şöyle îkaz için şöyle buyuruyor:

                ?Gözünü aç; onlar (mûnâfıklar) muhakkak ki, fesatçıların ta kendileridir. Fakat şuurlarını işletemezler.?

                ?Onlara, insanların (Müslümanların) inandığı gibi inanın denilince; biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız, derler. Dikkat et ki (asıl) beyinsizler hiç şüphesiz kendileridir. Fakat bilmezler.?

                ?Onlar îman edenlerin yanına geldiklerinde, inandık derler. Şeytanlarıyla (kendi azılı arkadaşlarıyla) yalnızca (başbaşa) kalınca ise; emin olun, biz sizinle beraberiz. Biz ancak alay edicileriz, derler.?

                ?(Asıl) Allâh onlarla istihza (Eğlenceye alma. Biriyle eğlenme.) eder ve taşkınlıkları, azgınlıkları içinde serseri (bir halde) dolaşmalarına mûhlet verir.?

                ?Onlar, o kimselerdir ki; doğru yolu bırakıp sapkınlığı (eğri yolu) satın almışlardır. Demek ki, alış-verişleri onlara kazanç sağlamamış, onlar doğru yolu da bulamamışlardır.?

                Aziz Mü´minler!

                Kur´ân-ı Kerîm´in başka bir Âyetinde mûnâfığın tarifi şöyle yapılır:

                ?(Onlar) sağırlar, dilsizler, körlerdir. Artık (Hakk´a) dönemezler.?

                Mûnâfıklar sağırdırlar, Çünkü; Allâh´ın Elçisi Efendimiz Hazretleri (s.a.v.) kulakları çatlatırcasına ilâhî emirleri îlân ettiği halde, bunlar duymamışlardır. Ve hâlen duymazlar da. İşte onlar; bunun için sağırdırlar. Hem de HAK SÖZLERİN sağırıdırlar!

                Onlar dilsizlerdir. Çünkü onlar; Yine HAK SÖZLERİ kabûl edip, HAK SÖZLERİ söylemekten çekinmişlerdir. İşte bunun için de dilsizdirler!

                Mûnâfıklar kördürler. Çünkü gerçek yolun yolcularının, saadet ve huzur içinde olduklarını gördükleri halde, UFACIK MENFAATLERİ UĞRUNA, onu görmezden geldikleri için kördürler!

                O halde burada bir bilmece çıkıyor:

                Gözü var, Hakk´ı görmez!

                Dili var, Hakk´ı söylemez!

                Kulağı var, Hakk´ı işitmez!

                Bilin bakalım kimdir bu?

                Bu, Türkçemizde ?İÇİ BAŞKA, DIŞI BAŞKA? diye tarif edilen MÛNÂFIĞIN TÂ KENDİSİDİR.

                Muhterem Müslümanlar! Yukarıda meâllerini verdiğimiz Âyetlerin devamında, Cenâb-ı Hak, mûnâfıkların dünyadaki durumlarını, dağ başında ateş yakan kimseye, bir diğerinde de yağmurlu ve karanlık havada yolda yürüyen yolcuya benzetmektedir. Şöyle ki;

                ?Onların hali bir ateş yakanın hali gibidir, ki O (ateş), çevresindekileri aydınlatınca Allâh ışıklarını giderip (söndürüp), kendilerini karanlıklar içinde, görmez (ve şaşkın kimse)´ler halinde bırakıvermiştir.

                ?Yâhut (onların hali) gökten (buluttan boşanan yağmura tutulmuşların hali) gibidir ki; Onda (yağmurda) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek çakışı vardır. Ölüm korkusuyla yıldırımdan parmakları ile kulaklarını tıkarlar. Allâh kâfirleri çepeçevre kuşatandır.? (2. Bakara Sûresi, Âyet. 9-18).

                Yüce Peygamberimiz´in (s.a.v.) mûnâfığı tarif eden bir Hadîs-i Şerîflerinin meâliyle yazımızı sonlandıralım.

                Buyuruyor, Yüce Peygamberimiz (s.a.v.);

                ?Mûnâfığın alâmeti üçtür:

                1-) Konuştuğu vakit yalan söyler,

                2-) Verdiği sözü yerine getirmez,

                3-) Emanete ihanet eder.?

                                                           (Buhârî.)



Anahtar Kelimeler: MÜNAFIK KİME DERLER
  • Perşembe 22.6 ° / 10.7 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 22.9 ° / 9.8 ° Güneşli
  • Cumartesi 24.7 ° / 11.1 ° Güneşli